H. DUYGU - M. ALPAR - Z. KOZANOĞLU

H. DUYGU - M. ALPAR - Z. KOZANOĞLU

BİZİM İÇİN O BİR “UZUN KOŞU”CU - Kopenhag
Damar: 132.s. Mart 2002

Osman Bolulu adı Türkiye’de belki her zaman en önlerde dolaşmıyor ama onun sıcacık şiirinin yanı sıra, insanı ilk görüşte sımsıkı sarıveren sevecenliği size bambaşka bir kişilikle karşı karşıya olduğunuz duygusunu yaşatıyor. Bu duygu Osman Bolulu’yu tanıdığınız anda içinizi dolduruyor. O, yazar Mahmut Makal’ ın deyişiyle “Öğretmen ordusunun ve yazın dünyamızın renkli kişisidir. ”
Osman Bolulu’nun şiiri nasıl baştacı ettiğine dikkat ettiniz mi? Şöyle diyor:
“İster Danimarka’da ister Türkiye’de olsun, dünyanın her yerindeki has ozanların özlemi, niyeti birdir aslında. Ne ki, dillerin başkalığı, yerel duyarlıkların bölgesele düşüşü, imgenin sarmadığı, dünya ozanlarını birbirinden ayrı kılıyormuş görüntüsüne düşürür. Hani, müziğin ezgisiyle, ritmiyle engelleri aşarak bütün insanlığı kucaklayan bir sanat olması önümüze dikilmese, en evrensel sanat şiirdir diyebiliriz.” (1)

Osman Bolulu “Uzun Koşu”cudur. O yolculuğu sever. Kimi zaman “Güle Yolculuk” (2) yapar, kimi zaman da sınırları aşıp Danimarka’ya yolculuk yapar. Onu, belki hepsinden de önemlisi Köy Enstitülü Osman Bolulu’yu yakından tanıyabilme zevki, ömrümüzde bir kez tattığımız ve bir daha ele geçiremeyeceğimiz bir meyvenin damakta bıraktığı tad gibi belleğimize kazındı kaldı.

Danimarka Yazarlar Birliği’nin davetlisiydi. Köy Enstitülü olduğu için, Türkçeyi çok iyi ve bilinçli olarak kullandığı için, çağdaş ve evrensel değerleri yazılarında öne çıkardığı için Osman Bolulu’yu Hüseyin Duygu önermişti.

Bolulu Hoca o gelişinde, kendi adına düzenlenen gecede, 6 Ekim 1995 akşamı bugünkü Türk şiirinin kısa bir değerlendirmesini yapmış, Murat Alpar ve Erik Stinus tarafından Danimarka diline çevrilen kendi şiirlerini okumuştu. Ayrıca o gecede Danimarka’nın önde gelen şairlerinden Peter Poulsen, Benny Andersen, Lean Nielsen, Laus Stamdby, Erik Stinus... şiirlerini okumuşlar, Türk müziği şöleni verilmişti.

Osman Bolulu Kopenhag günleriyle ilgili izlenimlerini şöyle anlatıyordu:   
“Çevirilerinden okuduğum batı şiiriyle yüz yüze geliyordum, düşselimde kalan batı toplumunu, batı yaşamını kısa da olsa gözleme olanağını yakalamıştım. Türk şiiriyle Danimarka şiirinin bizim bildiğimiz Avrupa şiirinden biraz farklı, kendi yaşamından süzdüğü, kendine özgü yapısını sezebiliyordum az buçuk. Kendi şiirimin nerelerde olduğuna ilişkin fırsatın kapısı aralanmıştı...”
“...Danimarka Yazarlar Birliği’nin, özellikle başkan Peter Poulsen’in söyleşilerden tanıdığım insanların sıcak ilgisini yüreğimin ortasına yazdım. Danimarka şairleri benim için kazanımdı. Donanımlarıma yenilerini eklediler.” (3)
Osman Bolulu, o gelişinde, ayrıca başkent Kopenhag’ın iki ayrı semtinde Türk öğrencilerle ve onların anne-babalarıyla söyleşiler yapmış, şiirlerinden örnekler okumuş ve kitaplarını imzalamıştı. Türk insanının kültürel değerlerini, hoşgörüsünü konuşturmuştu.

Zaten insanlara şiirlerinden birinde “Benim kaderimi yaşıyor /Koyulhisar yolundaki çam ağacı / Uzakta, tedirgin /Cömertçe dallarını yola bırakıyor /Gölge vermeli ağaç dediğin’’ diye seslenen o değil miydi?

Danimarka’da yaşanan şiir dolu günlerin sanki öteki yüzüymüş gibi, Türkiye’de de Danimarkalı ve Türk şairlerin katılımıyla bir dizi etkinlik düzenlendi. “Ayın Öteki Yüzü” ve “Bir Başka Gökyüzü” gibi ortak şiir şölenlerinde Osman Bolulu hem şiirlerini okudu ve bu etkinliklerin zenginliğine zenginlik kattı, hem de kuzeyin sisli, buğulu havasından Türkiye’ye gelmiş konukları ağırlamak için çırpındı.

Osman Bolulu 1997 (25-30 Ekim) yılında Danimarka’ya ikinci kez geldi. Bu kez Danimarka’da yaşayan Türkler adına burada kurulu dernekleri ona “okuntu” göndermişti. Pek çoğu Türkiye’nin köylerinden kopup gelmiş Anadolu insanları, Osman Bolulu’nun kişiliğinde Türk köyüne ve Türk köylüsüne gönül vermiş, ömür vermiş ve bunca eseri vermiş bir bilge kişiyi selamlamanın ve ağırlamanın güzelliğini yaşamak istemişlerdi.

Bu gelişinde de Danimarka’da Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Arhus, Odense, Ringsted adlı şehirlerde insanımızla söyleşiler yaptı, onlarla kaynaştı ve kitaplarını onlara imzaladı.

Osman Bolulu bilge kişi. Yazılarında ve kitaplarında ülkemizin sorunlarından parmak basmadığı konu hemen hemen yok gibi. Sanat ve edebiyat üzerine kaleme aldığı şu satırlara kimin ne diyeceği olabilir?
“Sanatta, özellikle edebiyatta da Uzun Mehmetler vardır. Örnekse bunlardan biri, dokunulmadık bir noktayı yakalar. Yineleye yineleye tıkanmış sanatta, yeni bir damar gözüktüğü için Uzun Mehmet’in elinden tutulur. Ellenmedik yerlerden topladığı ham ürünler sanat adına öne çıkarılır. Yeni bir boyut yakalanmıştır. Ne güzel! El değmemişi görmek, az şey mi? Keşke herkes uyanık olsa!.. Ama bulunan incelenecektir, irdelenecektir, yeni farkına varılanın üstünden daha ilerisine yol açılacaktır, yaratı katına çıkılacaktır. Değişim, dönüşüm başlayacaktır. Böyle olursa Uzun Mehmetler rastlantı adamı konumundan sanatçı düzeyine yükselecektir.” (4)

Osman Bolulu sesini ve kalemini ulaştırabildiği herkese seslenerek “Çocuklarımı (bu arada kimi öğrencilerimi ve dostlarımı) niye seviyorum biliyor musunuz?" diye soruyor ve kendi sorusunun yanıtını da yine kendisi veriyor:
“Bir şey yedikleri zaman başkalarıyla bölüşmeden edemiyorlar. Ben de yeni elbise giydiğim zaman utanarak gezmez miyim? Birisi açken lokmalar boğazıma takılmaz mı? Göneniyorum, çocuklarım bencilliklerine hapsolmuyorlar diye... Kendisini aşamayanın, kendi döngüsüne çakılıp kalanın iyi insan olamayacağını düşünüyor, yavrularımla övünüyorum.”(5)
Osman Bolulu hocamızın “çocuklarım” dediği ve hiç değilse kendilerine “kimi öğrencilerim ve dostlarım” diye seslendiği bahtiyar insanlar! İyi insanlar! Onun dostluğuyla, onun sevgisiyle ne kadar övünseniz azdır.
 
 
------------------------------------------
* Bolulu’yu tanıma şansını Danimarka’da elde eden Murat Alpar, Hüseyin Duygu ve Zeynel Kozanoğlu’nun sonsuz ve sınırsız saygılarıyla.
(1)   Damar dergisi, Ağustos 1996.
(2)   "Uzun Koşu" ve “Güle Yolculuk” iki önemli eserinin adıdır.
(3)    Damar dergisi, Ağustos 1996.
(4)    Osman Bolulu, Korkacaksan Kitapsızlardan Kork, Güldikeni Yayınları, Ankara 1998, 127 s. (108. s)
(5)    Damar dergisi, Ocak 1995.

 

Etiketler:

Yorumlar (0 )