MUSTAFA KADEMOĞLU

 

 

İNSANLIĞIN SOLMAZ GÜLLERİ

(ANI) OSMAN BOLULU T.C. Kültür Bak.Yay.


MUSTAFA KADEMOĞLU
 
“Eğitirken Biraz da Yozutuyor muyuz” Bu soruyu soran da, yanıtlayan da Osman Bolulu. BOLULU; düşünen, okuyup yazan, engin birikim ve deneyimlerini toplumun yararına sunmak için üreten biri. Yani eyyamcı değil, eylemci. İnsanlığın Solmaz Gülleri'nin ilki kendi yayını olarak çıktı. Bu kez, kimi eklemelerle Kültür Bakanlığının Cep Kitapları dizisinin 14. kitabı olarak ikinci kez basıldı. Kitabı imzalarken şunları yazmış: “Senin elinde doğmuştu. Yeniden biçimlenerek ellerinden öper.” Ben de sevgili Bolulu'yu yüreğinden öpüyorum.

Gerçekten ilk baskının dizgisini yaparken, dizgici gözüyle değil, özümseyerek, yedeksubay olarak da yapsam, kısa bir öğretmenlik deneyimimi kullanarak ve o yılların anılarını gözümde canlandırarak okudum, geçirdim bilgisayara. Bolulu, anlatılarıyla bana kendi dönemini de yaşattı üstelik.

Arka kapak yazısında şunlar yazılı, Bakanın kaleminden: “Öğrencilere ilişkin tek tek olayla
rı konu edinse de, ana dokusu itibariyle bir bütündür. Anlatılan olayların geçtiği döneme-anlayışa ayna tutar. Eğitim öğretim dizgemizin olumlu olumsuz yanlarını işlerken, eleştiride bulunur, görüş belirtir, öneriler sunar okura. İlk anda salt eğitime ilişkinmiş gibi görünen anlatı alttan alta toplumsal yapımıza göndermeler yaptığı ve eğitim öğretime bakışımızı, enine boyuna irdelediği için, sadece öğretmenin, velilerin ilgi alanını aşar; ülkemizin sağlam insan yapısıyla bütün engelleri aşacağına inanan herkese uzanır iletisi"

Kitabın ilk baskısı için yazdığım bir yazıda şöyle demiştim ben de: “Bu anlatılar, senaryolaştırılıp filme alınmalı, oyunlaştırılıp tiyatroda sahnelenmelidir. Eğitim yaşamımızın dününe, bugününe ışık tutan kitaptan alacağımız çok ders var."

Bunu daha önce MEB'nın dikkatine sundum. Şimdi de, Kültür Bakanlığına öneriyorum. Bu anılar, anlatılar kitabı eğitimde yaşadığımız karmaşaya çözüm de getirmektedir; MEB'la ortaklaşa bu yapıtı değerlendirmek olanağı bulunmalı, diyorum.

Kitabın bu baskısına eklenen anlatılar, ilk basımdaki diğer anlatılara bütünsellik kazandıran tam bir değere sahip.

Denemelerinde, öykülerinde ve şiirlerindeki arı duru dili, içtenli söyleyişi anlatılarında da doyulmaz güzellikte. 

Kitabın kapağı albenisi olan, rengi göz okşayan, insana okuma zevki veren bir tasarım olmuş. Kapaktaki Bolulu fotoğrafı; kitabının içini de ele veriyor. Babacanlığı, sevecenliği, gözlerinde yansıyanların gönlündekilerle  örtüştü- ğünü duyumsatıyor insana, derinden baktığınızda.
 
İnsanlığın Solmaz Gülleri dediği çocuklar; çocuklarımız, öğrencileri...Kırsaldan kasabalara, büyük kentlere değin binlerce çocuk. Öğretmen, eğitimci, müfettiş, yönetici kimliğiyle herkese ve her olaya ayrımsız yaklaşan bir anlayış, duruş içinde bir Bolulu. Demokratlığı, Atatürkçülüğü, terbiyede kendine özgü yöntem ve yaklaşırnlarıyla, yaşam felsefesiyle bir güzel insan.

Girişte “Eğitirken Biraz da Yozutuyor muyuz?” deyişirn şundandı: (Kendi anlatımıyla aktarıyorum.) Kitabı, çocuğun kavrayış düzeyini hesaplamadan hazırlayana, kabul edenlere ne demeli? Günü birlik etki ve nedenlerle, çeşit çeşit dersler konuldu, kaldırıldı öğretim uygulamasına. Niçin konuldu bu dersler, niçin kaldırıldı? 

Kendimi düşünüyorum: Bütün bilgilerim kitabî neredeyse. Uygulamasal, yaşamsal bir eğitim dizgesinden geçmiş- tim sözüm ona Köy Enstitüsünde. Onunki de eksikliymiş.” diyor ve şu yargıya varıyor: “Biz öğrencileriınize yararlı olalım derken yanlışı onlarla birlikte yaşadık, onlara aktardık. Araya gitti hayatımız. Ya çocuklarımız?”

Bolulu, mesleğinin hakkını fazlasıyla verenlerden. Anlatılarda bunun örneklerini de görüyoruz. Bir söyleşide, “Öğretınen olmak varmış” diyen dostuna söylediklerini de birlikte okuyalım: “Pek öyle değil. Hayli sıkıntı çeki- yorsunuz ama bu acıların meyvesi insana dönüşünce acısı da buharlaşıyor. Öğretmenlik şaraba benziyor, yılların sonunda değer kazanıyor ama siz yaşlanıyor, o şarabı içemiyor, başkalarının damağındaki tadın iğdiş keyfini yaşıyorsunuz.”

İnsanlığın Solmaz Gülleri, okuma zevkinizi artıracak güzellikte. Öte yandan öğretmenlikteki ince duyarlılıkların, kaçınılmaz sorumlulukların, çıkarsız sevgilerin, özverinin, dayancın örneklerini de sunuyor bize.
 
Eline, yüreğine, beynine, kalemine sağlık, ögretmenim!

 

MUSTAFA KADEMOĞLU 

 


Abece Dergisi s: 203 Temmuz-Ağustos 2003 
Tay Dergisi   s:26  Kasım 2002 
 

 

Etiketler:

Yorumlar (0 )