MUSTAFA ŞERİF ONARAN

MUSTAFA ŞERİF ONARAN

 

1-

AYDINLANMA YOLCULARINDAN BİRİ: OSMAN BOLULU

MUSTAFA ŞERİF ONARAN
CUMHURİYET KİTAP, S:749, 24 Haziran 2004

Osman Bolulu, Ladik Köy Enstitüsü çıkışlıydı. Şiirleri, denemeleri, Türkçe üzerine yoğunlaşan incelemeleri,güvenilir eğitimci kişiliği ile adı unutulmaması gereken bir yazar.

Ekrem Kabay, Gönen Köy Enstitüsü çıkışlıydı. Fakir Baykurt 'un yakın arkadaşıydı. burdur Senatörü olarak siyasette yer alan yaman bir örgütçüydü. " önemli olan 17.000 köy enstitülü öğretmenin köylere ışık götüren çabalarıdır" sözü onundur. üne ulaşmış köy enstitülüleri anımsarken bu gücün unutulmaması gerektiğini düşünmeliyiz..

Gene de adını bildiklerimizi anımsamakta yarar var.

Osman Bolulu, Ladik Köy Enstitüsü çıkışlıydı. Şiirleri,denemeleri, Türkçe üzerine yoğunlaşan incelemeleri, güvenilir eğitimci kişiliğiyle adı unutulmaması gereken bir yazar.

 

Osman bolulu üzerine "Ardıçkuşu" bir özel sayı hazırlamış (Ardıçkuşu, mayıs 2004, Adana)

Pazarören Köy Enstitüsü çıkışlı Ali Dündar ona öğretmenlik yapmıştı. Belki de Osman Bolulu'nun dil bilincinin gelişmesinde Ali Dündar 'ın etkisi vardır.

Ali Dündar'ın Ardıçkuşu'ndaki kapsamlı yazısı Osman Bolulu'nun kişiliğini gösteriyor.

Benim bildiğim Osman Bolulu, yazıya başladığından beri, hep anladığı, düşünüşü ve düşünceleriyle oluşturduğu kendi, kulvarında koştu, yürüdü. Ne kuş diline özendi, ne türkilizce sapkınlığına şapka çıkardı, ne de cezaevi ağıt yakıcılığına soyundu. Yazdıklarıyla, konuştuklarıyla  birlikte çok badireler atlattı. Meslek örgütlerine, siyasal kuruluşlara girdi çıktı; değiş tokuşlar, barış küsüşler geçirdi. Ama hep yazdıklarının, düşündüklerinin ardında durdu. Ne dilini sulandırmak gibi bir açmaza düştü, ne de ta başından benimsediği Kemalizmden, Kemalist felsefeden ödün verdi"

Ardıçkuşun' da onu Vedat Yazıcı denemelerindeki özellikle, Tansu bele  Türkçenin gelişmesine verdiği emekle, Öner Yağcı şiirleriyle yaşaması arasında ilişkiler kurarak, Remzi İnanç anıların ışığında anlatıyorlar. Ama Osman Bolulu'yu  ayrıntılı bir bütünlük içinde anlamak için Tansu Bele'nin kitabını okumak gerekir. (Dilden Düşünüşe Uzun Koşu,"Osman Bolulu'da Deneme" kum yayınları, 2004 Ankara).

Osman Bolulu köylü kurnazı bir yazar olmadı. Kendine duyduğu saygıyı yitirmedi.

Yıllar önce onun için söylediklerimin değişmediğini gördüm:

Decartes'in sözünü değiştirerek "Sorumluluk duyuyorum, öyleyse varım" diyen bir yazar Osman Bolulu. Köy Enstitüsünden gelen  yazarlar arasında ödün vermeyen, onurlu davranışlarıyla saygın bir yeri olan, sözünü dinleten bir yazar. Bir yandan eğitimin çeşitli aşamalarında kendini kanıtlayan bir öğretmen; bir yandan da yazdığı şiirler, incelemelerle edebiyat dünyasında kendi coğrafyasını oluşturan bir yazar. Ne kazandığı ödüllerle övündü ne sivil toplum örgütlerinde  kendisi için söylediklerimde yanılmadığıma inanıyorum . Sorumluluk alırken  görevini aksattı. Ondaki görev bilincini "Edebiyatçılar Derneği"nde birlikte çalıştığımız yıllardan biliyorum. ("ANKARA'da Edebiyat" Gazete Ankara Mart 2002)

İnsan İnsana Eklene Eklene kitabıyla Kültür Bakanlığı 1998 deneme Büyük Ödülü'nü kazanmış olan Osman Bolulu  hakkında  söylediklerimde yanılmadığıma inanıyorum. 

 

 

 

                                       

2- 




FAKİR BAYKURT ADINA BİR ORTAK TOPLANTI
MUSTAFA ŞERİF ONARAN 

GAZETE ANKARA, 8-14 KASIM.2002
ANKARA’DA EDEBİYAT
 
Fakir Baykurt üç yıl önce kansere yenik düşerek ölmüştü. Onun anısı için 9 Ekim 2002'de  Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde bir toplantı yapıldı.
 
Toplantıyı düzenleyen kuruluşlar Mannheim Alevi Kültür Merkezi, Edebiyatçılar Derneği, Çankaya Belediyesi'ydi. O gün Fakir Baykurt'un "Aydınlık Özlemi"adındaki bir kitabı  dinleyenlere dağıtıldı.
 
Fakir Baykurt ölümünden önce bu kitabını Manheim Alevi Kültür Merkezi için söz vermiş, gelirini de onlara bağışlamıştı. Kitaptaki yazılardan bir bölümü Alevi kültürüyle ilgili. Fakir Baykurt adına yapılan ortak toplantının adı da "Aydınlık Özlemi" idi.
 
  ***
Toplantının sunuculuğunu yapan, açıklamalarla zenginleştiren Gülağa Öz Alevi kültürünü iyi bilen, rahat konuşan bir arkadaş. 
 
Programın çok yüklü olması, geç başlaması, uygulamada yapılan yanlışların eleştirilmesine yol açtı. Önce bu yanlışlara değinelim. 
 
Toplantının ev sahibi durumunda olan Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz beklendiği için program zamanında başlayamadı. 
 
Haydar yılmaz, düzenleyen kuruluşlardan birinin başı olduğu halde üstelik Alevi kültürünü iyi bilen, düzeyli bir aydın olmasına karşın programda adı yoktu.
 
Sunucu toplantıya zenginlik katmak, daha ilgi çekici olmasını sağlamak amacıyla, salonda bulunan kimi konuklara da söz vererek, Fakir Baykurt'la, Alevilikle ilgili görüşlerini de aldı. Bu görüşler kimi zaman öyle uzadı ki, zaten çok geç başlamış olan toplantının asıl  konuşmacılarına zaman kalmadı.
 
Asıl konuşmacılar Fakir Baykurt'un sanatçı yönünü belirtecek olan edebiyatçılardı. 
Önce Birnur Şener adında Bardur'lu bir ev hanımına söz verildi. Bu hanım Fakir Baykurt'a duyduğu hayranlık yüzünden yazar olmuştu. Çevresinde adı “Masalcı Birnur"a çıkmıştı. "Fakir'in Kıyısında" adındaki ilk kitabı büyük ilgi uyandırmış, ikinci kitabı "Düş Kurma Oyunu"nu da yeni yayımlamıştı.
 
Birnur Şener rahat coşkulu, içtenlikli bir konuşmayla Fakir Baykurt'un etkisinde yazarlığa nasıl yöneldiğini anlattı. Bir Anadolu kadınının  bu rahat konuşması, Fakir Baykurt'un ünlü roman kahramanları Uluguş Nine'yle Irazca'nın nedenli gerçek olduğunu  düşündürüyor. 
 
     *** 
Doğrusu Fakir Baykurt'un edebiyatçı kişiliğini belirtmeye artık vakit kalmamıştı. Öner Yağcı geniş hazırlığını kullanmadan, asıl konuşmasını yapmadan on dakikalık özet bir konuşmasıyla yetindi. 
 
Mustafa Şerif Onaran da o yolu seçti. Daha geniş konuşmasının bir bölümünü anlattı. Ozellikle gerçek Anadolu edebiyatını enstitü kökenli yazarlarla tanıdığımızı anımsattı. 
 
Osman Bolulu ilkelerinden ödün vermeyen bir edebiyatçıdır. İyi hazırlanmıstı. Fakir Baykurt 'un  edebiyatçı kimliğini, anılarla zenginleştirdiği , rahat konuşmasıyla ortaya koymak istedi.

Ancak sunucu Gülağa Öz, zamanın daraldığını anımsatıp  kısa kesmesi ricasında bulununca  canı sıkıldı. Hele Qsman Bolulu'nun konuşması sırasında "Semah Ekibi" sahnede yerlerini almaya başlayınca, tatsız bir durum ortaya çıktı. Gene de Osman Bolulu bunlara aldırmadan konuşmasını tamamladı.
 
Bu toplantı Fakir Baykurt için miydi, Alevi kültürünün tanıtımı için mi? Çünkü toplantının önemli bir bölümü Alevilik sorununun irdelenmesine ayrıldı. 
 
Gerçekten Alevilik Anadolu insanının aydınlık yüzüdür. Toplantıya, Fakir Baykurt'un son kitabının adı olan "Aydınlık Ozlemi" adının verilmesi yerindeydi. Ne var ki üçüncü ölüm yılında asıl anılması gereken Fakir Baykurt biraz gerilerde kaldı, Alevilik öne çıktı. 
 
Gene de Fakir Baykurt gibi hoşgörülü bir insan böyle bir amaç için kullanıldığından hoşnut kalabilirdi.
            
       
 
 
3-
 
 
Toplumcu Edebiyatın Atar"damar"ı
Mustafa Şerif Onaran  
GAZETE ANKARA 22-28 Mart 2002
ANKARA’ DA EDEBİYAT 

Ankara'da yayımlanan edebiyat dergileri arasında, 'Damar"ın ayrıcalı bir yeri var. Özgen Seçkin'in özverili çabalarıyla çıkan Damar" 11 yıllık yayın serüvenini geride bırakarak, yeni bir güç, yeni bir atılımla yaşamasını sürdürüyor.
 
Bir edebiyat dergisinin 11 yıl sürekli yayımlanması önemli bir başarıdır. Üstelik giderek gelişme gösterdiği, kendini tekrarlayıp durmadığı için ”Damar"ın, edebiyatımızda yeri olan bir dergi durumuna ulaştığını belirtmeliyim.

Edebiyatımızda yeri olan derken; yalnız toplumcu edebiyatın gelişmesine emek verdiği için değil, edebiyatımızın gölgede kalmış nice değerlerini belge birikimiyle ilgimize sunduğu için de "Damar"ın yerine getirdiği hizmet unutulmamalıdır.

Özgen Seçkin' in "Damar'ın 11 yılı"nı değerlendirdiği yazısında yapılan çalışmaların özet bir dökümü var. Bu etkinliklerin bir tekini anlatmak bile köşe yazımızın sınırlarını aşar.

BELLİ SANAT YILLARI

Elli yıl gibi geniş bir dönemde edebiyata önem veren yazarlara ozanlara "Özel sayı" lar hazırlayan "Damar" ayrıntılı belgeleri edebiyat tarihçilerinin ilgisine sunmaktadır.

Nisan 2001 tarihinden bu yana:
 
Burhan Günel, Öner Yağcı, Sabahattin Yalkın, Ahmet Özer, Osman Şahin,
Mehmet Aydın, Mehmet Başarın, Timuçin Özyürekli, Osman Bolulu; "Özel Sayı" hazırlanarak değişik yönleriyle incelenen edebiyatçılar olmuştur.

Damar'ın Mart 2002 s'ayısı  " Osman Bolulu'nun  "Ellinci Sanat Yılı”na ayrılan bir ”Özel Sayı"dır. Descartes'ın sözünü değiştirerek "Sorumluluk duyuyorum, öyleyse varım" diyen bir yazar Osman Bolulu.

OSMAN BOLULU
 
Köy enstitülerinden gelen yazarlar arasında ödün vermeyen, onurlu davranışlarıyla saygın bir yeri olan, sözünü dinleten bir yazardır Osman Bolulu. Bir yandan eğitimin çeşitli aşamalarında kendini kanıtlayan bir öğretmen; bir yandan da yazdığı şiirler, denemeler, incelemelerle edebiyat dünyasında kendi coğrafyasını oluşturan bir yazar. Ne kazandığı gönüllerle övündü, ne de sivil toplum örgütlerinde sorumluluk alırken gö
revini aksattı. Ondaki bu görev bilincini, Edebiyatçılar  Derneği' nde birlikte çalıştığımız yıllardan biliyorum.

Kültür Bakanlığı'nın Cumhuriyetin 7 5. Yılı nedeniyle açtığı deneme yarışmasında Büyük Odül'ü kazanması, Osman Bolulu'nun ozan kimliğini tamamlayan bir edebiyat, kültür insanı olduğunu düşündürmelidir. 

"Türk Dili" dergisinde çalışırken Ömer Asım Aksoy üstadımızdan "Dersimiz Türkçe”başlığı altında yazılar isterdim. Yıllar sonra, Ahmet Miski'nin ”Türk Dili Dergisi"nde Osman Bolulu'nun"Öğrencemiz Türkçe" başlıklı yazıları bana o eski coşkuyu yaşatmıştır.

Şiirden dil çalışmalarına uzanan geniş bir edebiyat kumaşını dokurken, sorumluluk duyan bir yazar Osman Bolulu.

DAMAR
 
Özgen Seçkin "Damar” daki yazısına şöyle başlıyor:
"Dergi serüvenimizin on bir yılını geride bıraktık. Bu zaman içinde pek çok kriz yaşadık. Birkaç devalüasyona uğradık. Denebilir ki her yıl biraz daha yoksullaştık, her yıl biraz daha yıprandık. Yalnızca ekonomik açıdan değil, kültürel açıdan da yoksullaştık ve yıprandık."

Gene de umudunu kesmiş değil Özgen Seçkin. Yazısını şöyle tamamlıyor:
Damar ilk çıktığı günün heyecanıyla çıkıyor; her yeni sayı bizim yeni bir soluk alıp verme... Bu çabamızı desteklemenizi istiyoruz".

Özgen Seçkin'in önerisine nasıl destek vermeliyiz? Önce edebiyatımızı yakından izlemek için bir derginin bakışından yararlanmanın gereğine inanmalıyız. Sonra da o dergiyi edinmenin yollarını aramalıyız.
    
 
 
 
 

 

 

 

 

Etiketler:

Yorumlar (0 )