AD TAKIMLARINI BOZMAK, YABANCI SÖZCÜKLERİN BUKAĞISI
AD TAKIMLARINI BOZMAK, YABANCI SÖZCÜKLERİN BUKAĞISI
AD TAKIMLARINI BOZMAK
YABANCI SÖZCÜKLERİN BUKAĞISI
Türk Dili Dergisi S:70 Ocak-Şubat 1999
l. Ad takımlarını Bozmak:
Arapça, Farsça sözcüklerden arındık, dilimizi Doğu etkisinden kurtardık derken, dil savrukluğu öylesine yaygınlaştı ki, Batı dillerine özentiyi de aştı. Artık Türkçe ad takımlarını da bozuyorlar: Kadın çorap, kadın kilot, erkek tuvalet, vb. kullanımlara rastlıyoruz konuşmalarda, yazımda. Bunların doğrusu: Kadın çorabı, kadın kilotu*, erkek tuvaleti'dir”.
Bu tür (ikinci tür ad takımlarına) "belirtisiz ad tamlaması" diyoruz. Böylesi tamlamalarda yalnız tümlenen takı alır.
Özellikleri:
1) Genel varlığa özgüdür: Okul çantası.
2) Cins belirtir: Armut ağacı.
3) Görev yapan, görevli anlamı verir: Bölük komutanı.
4) Görev adı belirtir: Belediye başkanı.
5) Kent, yer özel adlarıyla kullanıldıklarında genellikle anlamı daralır, belirsizlik anlamı silinir: Amasya Valiliği. (Böylesi kullanımlarda özel ada dönüşür.)
6) Yer adı olarak kullanılır: Ulus Alanı. (Yine özel ad anlamı kazanması söz konusu.)
7) Kurum, kurul adı olarak kullanılır: Trabzon Limanı, Edebiyatçılar Derneği. (Yine özel ad.)
8) Tümleyiciler yer adı olunca varlıkların çıktığı, yetiştiği yeri, cinsini belirtir: Amasya elması, Van kedisi. (Tümleyici kişi adı olursa, kişilerin yarattığı yapıtları, buluşları belirtir: Fuzuli Divanı, Arşimet Kanunu.)
9) Tümleyeni kişi, tümleneni önad (sıfat) olursa aşağılama, kötüleme anlamları yaratır: Abuziddin budalası, Muhyiddin haydudu.
Kadın çorap, kadın kilot, erkek tuvalet gibi kullanımlar önad tamlamasının tersine çevrilmişini andırıyor: Güzel hava, çalışkan çocuk, önad takımıdır, nitelik belirtir. Tümlenenle tümleyenin yerini değiştirir "hava güzel", "çocuk çalışkan" derseniz, yargı belirtir, ortaya ad tümcesi çıkar. Bu durumda yukarıdakiler "kadın çorap", "kadın kilot,
erkek tuvalet olur. Dil yanlışlığını aşan yakışıksız bir anlam doğar böylesi kullanıştan. Sözüm ona, yazımda ekonomi yaratmak için, böylesi kullanımı yeğleyenler, bir tür densiz anlama nasıl razı olacaklar?..
II. Yabancı Sözcüklerin Bukağısı:
1) "Hırsızlık için girdiği evde düşürdüğü kartviziti sayesinde yakalandı."
Saye: (Farsça ad) 1.Gölge; 2.Koruma, sahip çıkma (Eskisi "himaye", "siyanet"); 3.Yardım (Eskisi "mueavenet").
Şimdi soralım:
-Hırsız kartvizitin gölgesinde mi,
-Kartvizitin korumasında mı,
-Kartvizitin yardımıyla mı yakalanmıştır?
2) "Kullandıkları silahların teminini sağladıkları öğrenildi."
Temin: (Arapça ad) 1.Korkusunu giderme, inanç verme; 2.Sağlama, elde etme; 3. Gerçekleştirme.
Temin etmek: 1.Korkusunu gidermek, inanç vermek; 2.Sağlamak, elde etmek.
Sağlamak: 1.Bir işin olması için gereken durumu, koşulları hazırlamak. (Eskisi “temin etmek"); 2.Elde etmek (Eskisi "sahip olmak").
Ne oldu şimdi? Yukarıdaki söyleyiş laf salatası bile değil.
3) "Sonucun böyle tahakkukunu gerçekleştirdiler.”
Tahakkuk: (Arapça ad) Gerçekleşme.
Tahakkuk etmek: Gerçekleşmek.
Gerçekleştirmek: (-i) Gerçek duruma getirmek, yaptırmak.
Neyin "gerçekleşmesini" gerçek durumuna getirmiş oluyorlar, ne anlam çıkıyor bu tümceden?
Üstelik Türkçesi de varken, niçin bilmedikleri yabancı sözcükleri kullanarak böyle garipliklere düşerler anlamıyorum. Türkçe sözcüklerle Türkçe düşünülür, Türkçe düşünülürse Türkçe sözcük kullanılır, insan anlatım yanlışlıklarından kurtulur. Ulusal kimliğin omurgası olan anadilimizi doğru kullanmadıkça, doğru düşünemeyeceğimiz gibi, öyle Batıya falan da eklemlenemeyiz hiç. Bırakalım şu olur olmaz yabancı dil
özentisini. Önce kendimiz olalım, kendi düşünüş dizgemizi kuralım. O zaman, saygın konuma ulaşabiliriz ancak.
* Türkçenin kurallarına göre, iki sesli arasında kalan (p,ç,t,k) sert sessizleri, yumuşak sessize (b,c,ğ,d) dönüşür. Ama bu kural Türkçe kökenli ya da iyice Türkçeleşmiş sözcükler için işler. Ne yazık ki, kimileyin "kilodu, tuvaledi" biçiminde yazılmış yanlışlarla karşılaştığımız oluyor.
Yorumlar (0 )