İLGEÇ VE BAĞLACIN ANLATIM DEĞERİ

İLGEÇ VE BAĞLACIN ANLATIM DEĞERİ

 
 
İLGEÇ VE BAĞLACIN ANLATIM DEĞERİ


Sözcük Türü İçinde İlgeç ve Bağlaçların Yeri
 
 
Geleneksel dilbilgisi, Türkçe sözcükleri sekiz bölüğe ayırır. Sözcük türlerini, anlatımdaki işlevleri yönünden sınıflarsak ad ve eylemlere temel sözcükler diyebiliriz. Adıl, ad’ın yerine geçtiği için, temel sözcüklerden sayılabilir, Bu üç tür, anlatımın temelidir. Ancak bunlarla yetinmek, anlatımı güdük düşürür. Anlatımın daha belirginlik kazanması için, önadlardan, belirteçlerden yardım alınması gerekir. Ad ve eylemin yardımcısı olan önad ve belirteçlere uydu sözcükler demek uygundur. Ünlemler ise, doğa, duygu seslerinden üretilmiş belli başlıları dışında, her türden sözcüğün; baskılı, coşkulu anlamı yansıtmasıyla, bu türe dönüşebilen sözcüklerdir. Bunlar buyruk, duygu, coşku ve heyecanı dillendirir. Bu, altı türün dışında kalan iki sözcük türü vardır: İlgeç ve bağlaçlar. Sözlüklere bakıldığında, ilgeç ve bağlaçların, öyle çok önemi, anlamı yokmuş gibi görünür. Çünkü ilgeç, bağlaç sözcükleri, doğrudan herhangi bir nesneyi, olguyu, duyguyu zihnimizde canlandırmaz tek başına, ilkin. Bunlar, tümce içine indiklerinde anlam ve işlev yüklenir. İlinti, bağıntı kurdukları için bunlara ilinti, bağıntı sözcükleri diyebiliriz.
 

İlgeç ve Bağlaçların Ortak Yönü

İlgeç ve bağlaçlar; ilk bakışta sözlük anlamı yokmuş izlenimi yaratmaları, çekime gelmemeleri, türetmeye elverişsizlikleri, sözcük  olarak, doğrudan hiçbir nesneyi, olguyu karşılamamaları, tek başlarına anlamsız gibi görünüp tümce içinde anlam yüklenip, işlevde bulunmaları bakımından birbirine benzer. İlgeç ve bağlacı, bu yönleriyle, kolayca öteki sözcük türlerinden ayırabiliriz.

 

İlgeç, Bağlaç Arasındaki Fark

* İlgecin tek yönlü ve sözcükle ilinti kurması,

* Bağlacın çift yönlü ve tümceyle ilintili olmasıdır.

Örnek:

Ekmeği bıçak<-İLE kestim. (İlgeç sözcükle ilintili)

Can <-İLE->Deniz kardeştir. (İki yönle ilinti ve tümceyle ilintili, bağlaç.)

Sözcükler arasında ilgi kuran sözcüklere ilgeç (ilgi’den ilgeç: İlgi kurmaya yarayan) diyoruz. Sözcüğün eski karşılığı edat’tır. Arapça’dan alınmış. Anlamı âlet, vasıta’dır. Bu anlamıyla ilgeç, esas öğe değil, bir işi yapmada aracı olan, işin yapımına kolaylık sağlayan araç demektir. İlgeç, tek başına anlam yüklenen, tümcenin esas öğesi olan bir tür değildir. Yargı birimi oluştururken, sözcüklerin anlamlı biçimde sıralanmasında ve aralarında anlam ilgisi kurulmasında, yani anlatımın bütünlük kazanmasında araç görevi yapar. Bu yönüyle ilgeç, tümce kuruluşunda anlam yapısının oluşturulmasında işlev kazanır, önemi tümce içinde belirir.

İlgeçler, en küçük dilbirimlerindendir. Tek başlarına sözlük anlamları yok gibidir. Doğrudan bir nesneyi, olguyu, edimi karşılayamaz. Kendilerinden yeni sözcük türetilemez. Öteki sözcüklerle ilinti kurmadan, anlam yüklenemez, Çekimi yapılamaz. Yalnız dilbilgisel görevleri vardır. Kalıplaşmış biçimiyle kullanılır. Öteki sözcüklere kurdukları bağıntı içinde ve tümce yapısında anlam ve işlev yüklenir. Bu yönüyle destek sözcüktür. Ancak dilbilgisel anlatımlarda, biraz da zorlamayla, biçim değiştirip ek alabilir.

 

İlgeçlerin Anlatım Değeri

Sözlük anlamı bulunmuyor gibi görünen, çekime gelmeyen, türetmeye elverişli olmayan; kavram ve olguları karşılayamayan, edim bildirmeyen, donmuş biçimli ilgeçlerin önemi olmamak gerekir. Ama anlatımın oluşturulup sürdürülmesinde bu yargının tersiyle karşılaşırız. Nasıl çayın içinde eridiğinde görülmeyen fakat çaya tat veren şekerin bir önemi varsa; nasıl yemeklere konulan (tuz, biber, baharat) katkı maddeleri, yemeğin lezzetini artırırsa; nasıl duvar örmede (ki anlatım bir söz örgüsüdür.) temel madde tuğla, biriket gibi göründüğü halde, harc’ın önemli bir işlevi varsa; ilgecin temel madde gibi, görünmeyerek, sözcüğün anlam yüklenmesinde, özellikle tümcenin anlam değerinin genişletip perçinlenmesinde öyle bir önemi vardır. Bir ayrıntı gibi görünen ilgeç, bir tablonun üstündeki değişik renk tonları gibi, bütünü tamamlar, değere kavuşturur. Örneğin “Yemek için yaşamamalı; yaşamak için yemeli.” tümcesinden için ilgeçlerini çıkardığımızda “Yemek yaşamamalı, yaşamak yemeli” gibi garip, anlamsız bir anlatımla karşılaşırız. Dilbilgisel olarak ortada bir tümce vardır, ama anlamı yoktur.

İlgecin tümceden düşürülmesi yolundaki denemeyi sürdürelim:

Undan ekmek yapıldığı gibi börek bile yapılır.

Ceviz kadar dolu yağdı.

Bu tavra göre ondan hayır gelmeyeceği belliydi.

Babam tren ile gidecek.

Ankara’ya otobüs ile geldik. 

Bu tümcelerden ilgeçleri (altı çizili sözcükleri) çıkarırsak, tümceleri inme vurur, anlam yok olur.

 

İlgeçlerin Kullanım Alanı

* İlgeçlerle deyim kurulabilir: …gibi olmak, …gibi gelmek, …gibi yapmak, … ile beraber, karşı akın, karşı çıkmak, (birine) karşı durmak, (birine) karşı gelmek, karşı karşıya, yalnız başına…

* İlgeçlerle tamlama kurulabilir; Senin için, bunun kadar, ona karşı, el kadar çocuk, adam diye, baba bile, bu denli, bana göre…

* İlgeçler -adıllaştırılarak- ad gibi kullanılabilir: O kadarı, bunun gibisi, el kadarına, bu denlisine, bundan maaadasına…

* İlgeçler önad(sıfat) tamlamaları içinde yer alarak sıfat gibi kullanılabilir: Melek gibi saf insan, pamuk gibi yumuşak el, taş kadar katı yürek, ona göre bir giysi, bu denli güzel bir yer, o kadar iyi bir insan…

* İlgeçler, belli bir ölçüde, tür değiştirebilir: Sözcükler tümce içindeki kullanımlarına göre anlam yüklenir, görev üstlenir. İlgeç saydığımız sözcükler, tümce içinde başka türlere kayabilir. Ancak bunda alanı, işlevi geniş değildir.

İstanbul’a tren ile gittik. (Araç bildiriyor: İlgeç.)

Can ile Aydın Bartın’a gitti. (Görevdeş öğeleri bağlıyor: Bağlaç.)

Anne çocuğa sevgi ile baktı. (Edimin nasıl gerçekleştirildiğini bildiriyor: Belirteç öbeğinde.)

Bunu ancak Hidayet Usta yapabilir. (Sadece anlamında. İlgeç.)

Gelebilirdim ancak işim olmasaydı. (Tümceleri bağlıyor: Bağlaç.)

Sabah yola çıktıysa ancak öğleye burada olabilir. (En erken anlamıyla kullanılmış, edimin zamanını belirtiyor: Belirteç.)

Sözcüğün ilgeç olup olmadığını seçmek için, onun tümcede sözcüklerle tek yönlü ilgi kurup kurmadığına bakmak gerekir.

Türkçede önceleri, bugün doğrudan bağlaç olarak bildiğimiz sözcüklerin pek çoğu kullanılmazdı. Türkçenin ulaçları (bağ-eylemleri), ortaçları (sıfat-eylemleri), tümcede bağlantı kurmak için yeterlidir. Ayrıca söz ekonomisi bakımından önemlidir. Bununla birlikte bağlaçlar Türkçemize incelik katar, anlatımımıza ayrı bir tad getirir.

 

Bağlaçların Niteliği

En küçük dilbirimlerindendir. En az tür değiştiren sözcüktür. Türü tümce içinde belirlenir. Tek başına sözlük anlamı yokmuş gibi görünür ilkin. Çünkü doğrudan bir nesneyi, bir olguyu, bir kavramı ve bir edimi karşılayamaz. Donmuş, kalıplaşmış biçimiyle kullanılır. Türetmeye uğramaz, çekime gelmez. Öteki sözcüklerin yardımıyla kullanım alanına inerek anlam yüklenir, işleve koşulur, ilinti sözcüklerindendir. Tümce içinde anlam ayırtısı yaratır.

 

Bağlaçların Öteki Sözcük Türleriyle İlgisi

Bağlaçlar, Türkçenin ulaç ve ortaçlarından değilse, hemen hemen tür değiştirmez, hiç, öteki sözcük türlerinin yerine kolayına kullanıldığı görülmez. İlinti sözcüğü olarak kullanılışı, tek başına anlamı yokmuş gibi görünüşü, kalıplaşmışlığı, türetmeye uğramayışı, çekime elverişsizliği, tümce içinde anlam yüklenişi, işleve koşuluşu, tümcenin öğesi olamayışı bakımından ilgeci andırır.

İlgeç sözcüğe; bağlaç anlam öbeklerine, tümceye yardım eder. Tümcede anlam bütünlüğünün oluşturulmasına, ayrıntıların belirtilmesine katkıda bulunur. Kiminde belirteç, ilgeç olarak kullanılabilir. İkileme kurmaya yarar.

 

 

Kimi Sözcükler Hem Bağlaç, Hem Başka Türde Kullanılabilir

Aldığı ücretle ancak geçinebiliyor. ('Sadece' anlamında ilgeç.)

 

Bu gidişle ancak öğleye varabiliriz oraya. (En erken anlamında belirteç.)

Çaba gösteriyor, ancak gücü yetmiyor çocuğun. (Ama, fakat anlamıyla bağlaç.)

Beğendim, yalnız fiyatı fazla geldi. (Fakat anlamıyla bağlaç.)

Benim işimi yalnız sen çözebilirsin. (Sadece anlamıyla ilgeç.)

Gün boyunca yalnız oturdu. (Edimin nasıl olduğunu belirtiyor, belirteç.)

Yalnız adam, bu işi nasıl başarsın? (Ad’ı niteliyor, önad/sıfat.)

Toprağı kazma ile kazdı. (Araç belirtiyor, ilgeç.)

Hırs ile yerinden fırladı. (Edimin nasıl yapıldığım belirtiyor, belirteç.)

Çağla ile anneannesi pek sevişir. (Görevdeş öğeleri bağlıyor, bağlaç.)

 

Bağlaçların Anlatımdaki Yeri

a) Türkçede, Türkçe kökenli olmayan bağlaçları kullanma zorunluluğu yoktur denilebilir. Onlara başvurmadan ulaçla, ortaçla, noktalı virgülle (;), virgül (,) ; söz öbekleri tümcemsiler, tümceler arasında bağlantı sağlanabilir:

“Çocuk kapıdan girdi ve sınıfın ortasından yürüdü ve yerine oturdu”  tümcesinde dilsel, anlatımsal, mantıksal bir yanlışlık yok. Ama ve bağlaçları, anlatımı sevimsizleştiriyor, Türkçenin dil zevkine yadırgı.

“Kapıdan giren çocuk, sınıfın ortasından geçerek yerine oturdu” dersek, Türkçenin dil zevkine uygun bir tümce kurmuş oluruz.

b) Gereksiz bağlaçlardan kaçınmak, ortak ekleri düşürmek, söz ekonomisi yaratır, Türkçenin beğenisine uygun kılar anlatımı:

* Kalem ve defterimiz ve kitabımız tamamlandı ve hiçbir eksiğimiz kalmadı. Ve bağlaçlarıyla kurulmuş tatsız bir anlatım.)

* Kalem-i-miz, kitab-ı-mız, defter-imiz tamamlandı, hiçbir eksiğimiz kalmadı. Bağlaçsız, belirti, iyelik eklerinden yararlanılarak kurulmuş bu anlatım, öncekinden daha iyi. Ancak yine de Türkçenin incelikli anlatımını yakalayamamış.

* Kalem, defter, kitap tamam; hiçbir eksiğimiz kalmadı. Belirti ve iyelik eklerinin gereksizleri düşürülünce, anlatım Türkçe dil beğenisine ulaştı, ayrıca söz ekonomisi yapılmış oldu.

* Türkçenin özelliklerinden, güzelliklerinden birisi de anlam ve biçimce bağlı oluşları anlatmak için, birden çok tümce yerine ulaç, ortaç kullanarak yargıyı tek tümce (bileşik tümce) ile vermeye yeterli oluşudur: 

Yol ırmağın kıyısından geçiyordu. 

Yol kilometrelerce sürüyordu.

Yol asfalt ve gölgeliydi.

Bu tümcelerde dilsel, anlatımsal, mantıksal bir yanlışlık yok. Ama anlatımsal artıklama var, söz ekonomisi yapılamamış, Türkçe anlatım uzluğuna erişilememiş. Üçünü, tek tümcede, dilimizin tadına kavuşturabiliriz:

Irmağın kıyısından geçen asfalt, gölgeli yol, kilometrelerce sürüyordu. Yukarıdakilerde 11 sözcük vardı, burada 8 sözcük kullanılmış, bu bir söz ekonomisidir ayrıca.

 

Bağlaçların Anlatımdaki Değeri

Bağlaç, salt bağlama görevi yapmaz; tümceye anlam ayırtısı katar, anlatıma değişiklik kazandırır, imgeyi genişletir. İlk bakışta, bağlaçları çıkardığımızda, anlam değişmiyor, bozulmuyor, sadece anlam gevşemesi oluyormuş gibi görünür. Ama gerçek durum, bu değildir. Bağlaç kullanılmadığında, anlamın tam tersine döndüğüne tanık oluruz.

Çocuk üç gündür yiyor, içiyor. Yargı olumlu, çocuk sağlığına yeniden kavuşmak üzere.

Çocuk, üç gündür ne yiyor, ne içiyor. Yargı olumsuz. Hastanın durumu kötüye gidiyor. Bu tümceden bağlaçları düşürdüğünüzde, anlam tam tersine döner.

 

Bağlacın Yarattığı Anlam Ayırtısına Birkaç Örnek

Çalış, kazan! Salık verme, yol gösterme için gevşek bir buyruk. Sanki çalışmakla hemen kazanılacakmış gibi.

Çalış da kazan! Buyruk sertleşmiş. Başkalarının kazancının sömürülmemesi yolunda azar seziliyor.

Çalış ki kazanasın! Kazanabilmenin koşulu belirtiliyor. Ancak çalışılarak kazanılacağı vurgulanıyor.

Biliyor, yapıyor. Edimin nedeni sezdiriliyor, kolaylıkla gerçekleştirildiği belirtiliyor.

Biliyor ki yapıyor. Edimi hazırlayan neden, koşul açıkça belirtiliyor.

Biliyor da yapıyor. Edimi gerçekleştirişin temel nedeni vurgulanıyor.

 

Bağlaçların İşlevi, Yarattığı Anlam için Birkaç Örnek Daha

TÜRKÇE SÖZLÜK (TDK, 1983)ten:

Babam da geldi. …-den başka anlamıyla ilgi kuruyor.

Görevini bil de küçük düşme. Azarlama yaparak bağlama.

Bana yardım et de işimi bitireyim. Rica etme, yalvarma.

Çalışacakmış da para kazanacakmış da borcunu ödeyecekmiş. Karşısındakine güvenmediğini belirtme, küçümseme.

İşini bitirince paranı veririm dedi de vermedi. Yakınma.

Para kazanayım da bak neler alacağım. Övünme

Bundan sonra gelse de anlamı kalmadı artık. Dahi anlamıyla koşulun geçersizliği.

Bütün yıl boyunca yatmış da sınav öncesinde çalışmaya başlamış. Karşıt anlamlı yargıları pekiştirerek bağlama.

Yoldan geçerken beni gördü de selam vermedi. Sitem

İstedi de vermediler. Bileşik tümceyi fakat anlamıyla bağlama.

O kadar da kötü değil. İlgeçten sonra gelerek anlamı güçlendirme.

Hastalandı da işini bitiremedi. …- den ötürü,…-den dolayı ulaçları ve için sözcüğünün işlevinde. Neden-sonuç tümcesi kurmada.

Gidip de gelmemek, gelip de görmemek var. Temel önermelerin oluş biçimini belirtmede.

Gitmem de gitmem, dedi. Diretme, inatçılık.

Masa da masaymış ha /Bu kadar yüke bana mısın demedi. Adlar arasındaki anlamı güçlendirme.

Oğlan askerden gelsin de evlendirelim. İsteğin gerçekleşmesini nedene bağlama.

Bir başladı mı konuşur da konuşur. Süreklilik.

Sen bırak da ben yapayım. Birinin yerine ötekini yeğleme.

Ötekini değil de bunu aldım. Yeğleme, seçme nedeni.

Çocuk, ayakkabı da ayakkabı diye tutturdu. Güçlü isteği belirtme.

Okuması da var, yazması da var. Hem sözcüğünün yerine.

 

İlgeç ve Bağlacın Tümceden Düşmesi

Yukarıda örneklendiği gibi ilgeç düşürüldüğü zaman, tümceyi inme vurur, anlam bozulur: (Yemek için yaşamamalı; yaşamak için yemeli.) Yemek yaşamamalı, yaşamak yemeli.

Bağlaç, tümceden çıkarıldığında, dilbilgisel bakımdan tümcede bozulma olmaz. Fakat anlam gevşer, değişmeye uğrar, anlatımın incelikleri yok olur: (Çalış da kazan!) Çalış, kazan.

Dilimizin sonradan kazandığı bu iki tür, her ne kadar sözlük anlamı bulunmuyor gibi görünse de anlatıma ince ayrıntılar yüklemede, anlatımın çeşitlenip değişik tat kazanmasında büyük önem taşır.

 

İlgeç ve Bağlaç Türkçeleşmiştir

Türkçenin işlek, gelişkenlikli yapısı; çoğu yabancı kökenli bu iki sözcük türünü, kendi dil mantığı içinde yoğurarak, onları kendi zevki içinde eritmiş, kendi yararına evriltmiş, tümce yapısına katmış; asıllarında var olmayan kullanım boyutları kazandırıp, anlam çeşitlemesine ulaştırarak dil varlığımızı varsıllaştırmış; ilgeçleri, bağlaçları Türkçeleştirmiştir.

 

Türk Dili Dergisi 24.S Mayıs/Haziran 1991

 

 

 

 

 

 

 

 
Etiketler: dil türk dili

Yorumlar (0 )