CEMAL GÜRLEK

 
.
 

YURTBOYU SEVİŞMEK

 

 


 

CEMAL GÜRLEK 
Yazı dergisi, S:3 Eylül 1992
 
Ozan Osman Bolulu'nun özünleriyle (şiirleriyle) tanışmam 1960'lara dayanıyor. ”İlk Dersimiz Atatürk" adlı
özününü anımsıyorum şimdi. Son dizeleri şöyleydi: Öğrencilerim Atatürk soludular kucak kucak/ Bir rüzgâr
esiyordu bozkıra / insanlığın destanını söyleyen. / ilk dersimde: / - Evet yavrularım, başlangıç Atatürk... dedim.
Her sözcüğün üstünde dura dura.
 
İMBAT" dergisinde yayımlanan bu özünü arkadaşlarıma da okumuştum. Ne güzeldi derse Atatürk'le başlamak!
 
Bolulu, yaşamında karşılaştığı türlü engelleri aşarak sürdürdü çalışmasını. Ne o şiiri bıraktı, ne de şiirler onu.
Dalların Ucundaki" (1955), "Bileşim Çizgisi" (1963) adlı yapıtlarına, bu yıl "Yurt / Boyu Sevişmek" (1992) ile ayrıca
kısa taşlamaları içeren "Taşın Iyisi" adlı yapıtları eklendi. Bu arada ders kitapları da yayımiadı.
 
Yurt/ Boyu Sevişmek", ozanın sesi sözü tok, yiğit özyapısının (ırasının), yurt sevgisinin bir yansıması. Yapıtın adı bile bunun açık bir göstergesi. Sevgiyi, yurt katında düşünmek, yurtla özdeşleştirmek ne güzel. Dizeleri, bu yurdun insanının sesiyle sözüyle dopdolu. Şöyle diyor, "Bu Toprak" adlı özününde:
 
"Kimdir, o ozanlar/ Dünü, başka deyişle söyleyen?/ Kimdir, o yazanlar/ Köhneyi, biçim kırarak yineleyen?/
Kimdir, o aydınlar / Eski  yargıların terazisinde / Uzgörüyü köstekleyen?”... 
 
Giden” adlı özününde de, akıp giden insan yaşamının üzgüsünü işliyor:
 
Onun da bir tutam göğü vardı; / Buğday tarlaları kadar esintili / Denizler umutlarına dardı / Alnında yaşamın en güzel gülü /Yaprak yaprak göğeren şarkısı / Hüzünlü akşamlar kadar içten / Uzak derelerin şırıltısı / Nasıl akarsa gönüllü / Öyle akıp giderdi, kendiliğinden.”...
 
Bolulu'nun sevgisi, güdük, bencil bir sevgiden öte; özgeci, bütünsel, oylumiu, yüksek bir sevgidir. Doğaya
tutkundur. Yapmacığın karşısındadır.
 
”Uzaklarda Bıraktığım” adlı özününde şöyle söyler: 
 
Buğdaylar kadar sarı değil / Bu kadınların saçları/ Tarlalar gibi kabarmaz / Bu kadınların göğsü/ Dağ pınarlarınca duru değil / Bu kadınların gözü."  "Deli taylar nasıl sekerse / Öyledir bu kadınların bulvarı / Tümü bir araya
gelse/ Dağ çiçeğine benzemez kokuları"... 
 
Yaşama (sevinci, karanlığa, haksızlığa, ikiyüzlülüğe, sevgisizliğe, kötülüklere karşı doğan tok sözlü tepkisel
durum, dizelerinde yalın bir biçimde ortaya çıkıyor. Bir kez daha yineliyorum: Sevgisi öyle dıştan, içtenliksiz,
yüzeysel bir sevgi değil; gerçek, içtenlikle dolu bir sevgi. Yapmacık deyişlere, söyleyişlere, gösterişe yüz vermiyor.
 
Gene bir özününde, savaş-ölüm aracına olan tepkisini, onun yerine kardeşliği, barışı, sevgiyi koyarak
şöyle gösteriyor:
 
Ne kadar namlu varsa / Kurşunlarını sökeceğim/ Kalem yapacağım çocuklar/ Kardeşlik yazacaksınız/ Sıcak somun kadar” "Tetik çekilmeyecek kinle / Acunu kırmızı şeftali gibi/ Bölüşeceğiz sizinle"

Evet, sözlerimin sonuna şunu da eklemek istiyorum: Severek okudum Bolulu'nun özünlerini.
 
 
 

 

 

 

Etiketler:

Yorumlar (0 )